Thursday, Aug 28, 2008
Bugüne kadar sayýsýz baþarýlý reklama imzasýný atan Ali Taran, Türkiye’nin tanýtýmý için ‘çok etkili ve basit’ bir çözüm bildiðini söyledi. Taran, ‘Erdoðan bana desin ki Ali Taran adýnda bir zibidi var. Çaðýrýn bakalým bu konuda söyleyecek nesi varmýþ. Bu konudaki görüþlerimi aktarmak isterim onlara. Tabii bedeli karþýlýðý’ dedi.
BAÞBAKAN Recep Tayyip Erdoðan’ýn, ‘Türkiye’nin tanýtýmýný yapýyorum, Türkiye’nin marka deðirini artýrýyorum’ sözleri ile baþlayan tartýþma sürerken, Ali Taran Creative Workshop Yönetim Kurulu Baþkaný Ali Taran, ‘Erdoðan ve hükümeti bana desin ki Ali Taran adýnda bir zibidi var. Çaðýrýn bakalým bu konuda söyleyecek nesi varmýþ. Bu konudaki görüþlerimi aktarmak isterim onlara. Tabi bedeli karþýlýðý’ dedi. Taran, sorularýmýzý þöyle yanýtladý:
MARKAMIZ KÖTÜ DEÐÝL
Türkiye markasý sizce nasýl kurtulur?
- Türkiye markasýný kurtarmaya kalkýþmadan önce kurtarýlacak bir durum var mý, ona bakmak lazým. Eðer durum gerçekten iddia edildiði kadar kötüyse, nasýl oluyor da bugün Türkiye’nin þirketleri, gayrý menkulleri tahminlerin çok üstünde fiyatlara yabancýlar tarafýndan kapýþ kapýþ satýn alýnýyor. Türkiye markasý sanýldýðý kadar kötü durumda olsa bu kadar talep görür mü? ‘Türkiye markasý daha iyi durumda olabilir mi’ ise baþka bir soru. Bu soruya vereceðim cevap ‘Evet’ olur. Ama bu noktada bile Türkiye markasýnýn reklamý daha iyi yapýlmalý verisiyle yola çýkmam ben. Önce sorgulanmasý gereken konu ‘Türkiye markasýnýn reklamý yapýlmalý mý’ olmalýdýr. Çünkü kimi zaman konuþmamak en etkili ve en doðru iletiþim yöntemlerinden biridir.
GERÇEKLERÝ DEÐÝÞTÝREMEYÝZ
Kamuoyunda Türkiye markasýnýn olumsuz algýlandýðýna dair bir inanýþ var.
- Kamuoyu çok yapay bir kavram. Nedir bu kamuoyu? Benim için pek birþey ifade etmiyor. Asýl olarak mevcut durumun doðru tesbiti önemlidir iletiþimde. Verileri doðru alacaksýn, tesbitlerini doðru yapacaksýn. Bunlarý deðiþtirmeyi düþünmeyeceksin. Reklamcýnýn görevi mevcut durumu deðiþtirmek deðil, onu doðru anlamaktýr. Mesajý en etkili ve sonuca ulaþacak þekilde aktarabilmek için gerçek olmasýný arzu ettiðiniz noktadan deðil, gerçeðin ta kendisinden hareket etmek gerekir.
KOMPLEKSLERÝMÝZÝ ANLAYALIM
Türkiye markasýnýn bugüne kadar yapýlan reklamlarýný nasýl buluyorsunuz?
- Türkiye’nin iletiþimi þu anda tam bir karmaþa. Belli ki bir yerlerden birtakým zorlamalar, ciddi müdahaleler var. ‘Þunu da koyalým, bunu da koyalým, þu özelliðimizi de gösterelim, bizde þu da var’ kompleksleri var. Önce bu komplekslerimizi anlamayý becermeliyiz ki doðru reklam yapýlabilsin.
ÇÖZÜM ÇOK BASÝT
Peki siz Türkiye’nin tanýtýmýnda görev almayý düþünür müsünüz?
- Bu ülkenin ‘reklamverenleri’ baþbakan Erdoðan ve hükümeti bana desin ki ‘Ali Taran adýnda bir zibidi var. Çaðýrýn bakalým bu konuda söyleyecek nesi varmýþ’. Bu konudaki görüþlerimi aktarmak isterim onlara. Bu ülkeyi çok sevdiðim için ve iþimi iyi yaptýðýma inandýðým için bulduðum Türkiye iletiþim çözümünü anlatma fýrsatýnýn bana verilmesini çok isterim. Tabii bedeli karþýlýðý. Çok basit ve çok etkili bir çözümü var. Ama tabii ki size ne olduðunu söylemem. Size söylersem 600 bin kiþi duyar.
Ýnce belli bardak yerine fincanda çay içmeyelim
Avrupa Birliði içinde Türkiye markasý yer bulur mu?
- Avrupalý’ya Avrupalý gibi gözükmeye çalýþarak kendimizi beðendirmeye çalýþmak yanlýþ. Adam zaten kendisinde olmayanýn peþinde; Fethiye’deki Alanya’daki güneþin peþinde. Sen çayýný neden fincanda içiyorsun? Sen ince belli bardakta içmeyi seversin. Kendini deðiþtirmek için bu çaba niye? Kendin gibi olmayý becerdiðinde kurduðun iletiþim senin en güçlü iletiþimindir. Türkiye markasýnýn kendisi gibi olmasýný saðlamak lazým. Türkiye nedir sorusuna net bir cevap verebilmek ise güç. Önemli olan bu cevabý bulmaktýr zaten.
Dubai Towers, Özgürlük Heykeli’ne ‘Ankara Anýtý’ demek gibi biþey
Türkiye’ye gelen yabancý sermayenin ülke markasý üzerindeki etkileri nasýl olacak?
- Öncelikle, yabancý sermayenin Türkiye’ye gelmesinin Türkiye’nin geleceði üstünde etkilerinin olumlu olacaðýna inananlardaným. Ama itiraz ettiðim noktalar var. Mesela neden Dubai towers? Ýstanbul’un simgesi haline gelebilecek büyüklükte binalardan söz ediyoruz. New York’taki özgürlük anýtýnýn adý Ankara anýtý olsaydý bugün üstüne çekeceði tepkileri hayal edebiliyor musunuz? Sadece yatýrýmlarýn maddi geri dönüþlerini hesaba katmak yeterli deðil. Bu binalara konulacak isimler dahil yatýrým projelerinin her detayýnýn uzun vadeli iletiþim sonuçlarýný da çok iyi düþünerek adým atmak lazým. Örneðýn o kulelerin adýnýn Ýstanbul Towers olmasýný saðlamak lazým.
Türkiye’yi önce Türklere tanýtalým
Bugüne kadar yapýlanlarda sizce en büyük eksik neydi?
- Türkiye’nin tanýtýmýn yaparken kilit nokta önce Türkiye’de yaþayan insanlara Türkiye’nin tanýtýmýný yapmayý bilmektir. Türkiye insanýnýn komplekssiz olmasýný, özgüvenini kazanmasýný saðlayacaksýn ki hayattaki duruþu deðiþsin. Bir milletin hayattaki duruþu deðiþirse kendini iyi hisseder, daha güçlü olur, etrafýyla daha etkili iletiþim kurar. Bu yüzden Türkiye’nin tanýtýmýndaki öncelik Türk’e Türkiye’nin reklamýný yapmak olmalýdýr. Ýkinci aþama yurtdýþýnda yaptýðýn Türkiye reklamlarýnýn bunun uzantýsý olmasýný saðlayabilmektir. Asýl etkiyi yaratacak olan her ikisinin bir olmasýdýr.
‘Bize hindi diyorlar’ kompleksinden kurtulalým
TÜRKÝYE’nin Ýngilizce karþýlýðý konusundaki tartýþmalarý da deðerlendiren Ali Taran, þunlarý söyledi: ‘Turkey hindi demektir, bu milletimize hakarettir, bize bundan böyle Turkiye desinler’ anlayýþý da bize patinaj yaptýran komplekslerden biri. Kimsenin baþka bir milletin diline müdahale hakký olamaz ki. Bunu düþünmek bile abes. Amerikalýnýn Türklere Amerika sözcüðündeki ilk iki harften dolayý arýza yapmasýna benzer. Ülkemize Turkey denmesinden bu düzeyde rahatsýz olmak bile ülke iletþiminde büyük bir engeldir.’
Taran’ýn tanýtým hizmeti verdiði bazý markalar
Mavi Jeans
Genç Parti
BMC
Arzum
Derbi
Filli Boya
Finansbank
Komili
Marks and Spencer
Tokai
Arko
BP
Fýndýk Tanýtým Grubu
Duru
Ýþ Bankasý
Kanal D
Sagra
Lio
Telsim
Vestel
Yapý ve Kredi
Yataþ
Ýxir
Superonline
Eurovision tantanasý ile tanýtým olmaz
DÜNYACA ünlü marka danýþmaný Simon Anholt’un, ‘Eurovision’u yaptýnýz ama tanýtamadýnýz, mesajýnýz yoktu’ sözlerinhi de deðerlendiren Ali Taran, þöyle konuþtu: ‘Kim tanýtamamýþsa çok iyi etmiþ. Geçmiþ yýllarda Eurovision’un Türk toplumunun özgüvenine yýllarca vurduðu darbenin yarattýðý zarar öyle büyük ki. Eurovision’un biz Türklerin zihinlerindeki çaðrýþýmý daima olumsuzdur ve bu derin travma Türkiye’nin bir kere Eurovision birincisi olmasýyla aþýlamaz. Eurovision tantanasý koparmak iletiþim hatasýdýr.’
Marka Konferansý’nda ‘Türkiye’ tartýþýlacak
1-2 Aralýk 2005 tarihlerinde Çýraðan Oteli’nde düzenlenecek olan MARKA 2005’te tanýnmýþ ingiliz marka uzmaný Simon Anholt ve tanýnmýþ reklamcý Ali Taran’ýn Türkiye markasýyla ilgili görüþleri çarpýþacak’. Ali Taran, Marka 2005’de ‘Türkiye Markasý’ nedir? Bu markanýn tanýtýmý yapýlýyor mu, yapýlmýyor mu? Türkiye Markasý’nin reklamý yapýlmalý mýdýr, yapýlmamalý mýdýr? Türkiye Markasý’nýn sahibi kimdir? Türkiye Markasý’nýn reklamý kime ya da kimlere hitaben yapýlmalýdýr? Bu konularla ilgili ‘komplekssiz’ birinin görüslerini duymak ister misiniz?’ baþýlýklý bir konuþma yapacak.
kaynak: hürriyet
|
Saturday, Jun 23, 2012
The Second "Kazakhstan Montage of Cinemas: Film & Cultural Festival" launches at the Directors Guild of America (DGA) in Los Angeles on Aug. 3 for a one-week celebration of Kazakh cinema and culture, including musicians.
The festival is a stellar opportunity for directors, producers, location scouts, and the general public to get an understanding and appreciation of this exotic locale without leaving home.
Sweeping from the Caspian Sea on its Russian border to the Altai Mountain range on the Chinese border, Kazakhstan has a rich nomadic history as well as a powerful current tapestry of cultures. Since gaining independence in 1991, the Central Asian Republic has embraced its remarkable filmmaking past that dates back to the 1930's, when Sergei Eisenstein made his classic “Ivan the Terrible” in this mystic land, and has even given rise to several "New Wave" movements.
Opening night on Aug. 3rd begins with a reception at 7 pm, and includes a program of live entertainment until 11 pm, at the DGA Theater.
Sponsored by Kazakh Geographic Society (KazGeo.kz ), helixfilmsinc.com , the Embassy of the Republic of Kazakhstan, and the Honorary Consulate of Kazakhstan in Los Angeles, the festival includes Advisory Board Members Steven-Charles Jaffe (GHOST, K19), David Marconi (Screenwriter, ENEMY OF THE STATE), and Ambassador Erlan Idrissov.
Tickets cost $10 (including free parking) can be purchased from the festival’s website. "Kazakhstan Montage of Cinemas: Film & Cultural Festival 2012" will be held Aug. 3 - 9 at the Directors Guild of America on 7920 Sunset Blvd in Los Angeles, California
For more information, please see www.kazakhfestival.com - KazakhFilmFestLA@gmail.com
Source : HelixFilmsInc.com
|
Sunday, May 27, 2012
The 65th Festival de Cannes drew to a close tonight with the closing awards ceremony hosted by Academy Award nominated actress Berenice Bejo.
The top prize was captured yet again by Michael Haneke for his portrait of an elderly couple Amour. This is the second time he has bested Jacques Audiard who was also in competition with De rouille et d'os (Rust and Bone). Haneke becomes one of the few two-time Palme d'Or winners alongside Alf Sjoberg, Francis Ford Coppola, Bille August, Emir Kusturica, Shohei Imamura, and Luc and Jean-Pierre Dardenne and only the second after August to win with consecutive films – his previous Palme d'Or was for his 2009 film Das weiße Band (The White Ribbon).
Matteo Garrone picked up his second Grand Prix for his film Reality. Previously, he had won in 2008 for Gomorrah.
The surprise winner for the Jury Prize was Ken Loach with The Angels' Share. He previously won the Palme d'Or in 2006 with The Wind That Shakes the Barley.
Another previous Palme d'Or winner won Best Screenplay. Cristian Mungiu who made 4 luni, 3 săptămâni þi 2 zile (4 Months, 3 Weeks and 2 Days) returned with După dealuri (Beyond the Hills), and it also shared the Best Actress for its stars Cosmina Stratan and Cristina Flutur.
In spite of the heavy American representation in the selection, the only American film to win a prize was Benh Zeitlin's Un Certain Regard entry Beasts of the Southern Wild which won the Camera d'Or for first film. Last night, it had won the FIPRESCI international critics' prize.
Complete list of winners for the 65th Festival de Cannes
Palme d'Or
Amour, Michael Haneke (France-Germany-Austria)
Grand Prix
Reality, Matteo Garrone (Italy-France)
Jury Prize
The Angels' Share, Ken Loach (U.K.-France-Belgium-Italy)
Best Director
Carlos Reygadas, Post tenebras lux (Light After Darkness) (Mexico-France-Germany-Netherlands)
Best Actress
Cosmina Stratan and Cristina Flutur, După dealuri (Beyond the Hills) (Romania-France-Belgium)
Best Actor
Mads Mikkelsen, Jagten (The Hunt) (Denmark-Sweden)
Best screenplay
Cristian Mungiu, După dealuri (Beyond the Hills) (Romania-France-Belgium)
Caméra d'or
Beasts of the Southern Wild, Benh Zeitlin (U.S.)
PALME D'OR FOR BEST SHORT FILM
SESSÝZ-BE DENG (SILENCE), REZAN YEÞÝLBAÞ
Source : www.ensonhaber.com
|